Macrotis: A Mother’s Journey, Türk ekipler tarafından geliştirilmiş olup 8 Şubat 2019’da Steam üzerinden oyuncuların beğenisine sunuldu. “Proud Dinosaurs” adlı bu ekip, 2016 yılından itibaren aktif olarak dijital oyunlar geliştiriyor. Kendileri bugün inceleyeceğimiz oldukça başarılı bir 2.5D, duygu yüklü, bulmaca/platform oyununu yaratmışlar.
Hikaye ve Oynanış
Oyunun hikayesinden kısaca bahsedecek olursak, Bilby adlı bir annenin büyük bir sel tarafından sürüklenip çocuklarından ayrı düşmesinin anlatıldığı ve olay örgüsünün onlara ulaşmak üzerine kurulu olduğu küçük bir oyun.
Macrotis bir bulmaca platform oyunu için oldukça basit ve anlaşılır. Blokları itip çekebilir, zıplayabilir ve duvarlara, asma merdivenlere tırmanabilirsiniz. Oynadıkça daha yenilikçi oynanış mekaniği gördüğümüz oyunda, sihir de kullanabiliyorsunuz. Yarattığımız sihir ile duvar örebilir hatta kendi ruhumuzu bir başka noktaya göndererek karşımıza çıkan bulmacalara meydan okuyabiliriz.
Mekanikler
Çoğu oyunda olabilen ve suratınıza bir anda mekanik yumruklayan bir oyun değil. Bunu açıklamak gerekirse, oyunun erken safhasında size her şey gösteriliyor ve birkaç kolay bulmaca ile pekiştiriliyor. Mekanik birden fazla gösterilerek oyuna alışmanız sağlanıyor. Bu, oyunun en başta beni çekmesinin nedenlerinden biriydi. Bahsetmek istediğim ince bir detaysa duvar örme yeteneğini dikkatli kullanmanız yönünde sizi uyarmak isterim. Çünkü ördüğünüz duvar çok dengesiz, üstünüze eğilirse düşüyor ve sizi öldürebiliyor. Bulmacayı en baştan almak emin olun isteyeceğiniz son şey. Bunun en büyük nedeni ise oyunun checkpoint’leri gerçekten çok kötü. Bir bulmacanın neredeyse sonuna doğru ulaşırken ölürseniz ya da büyük bir hata yaparsanız, en baştan her şeyi tekrar yapmanız gerekiyor. Oynarken buna dikkat ederek oynayın, oyun en küçük hatanızda bunu yüzünüze çok iyi bir şekilde vuruyor.
Seslendirme ve Sanat Tasarımı
Oyunu oynarken en çok etkilendiğim şey ise atmosferin yansıtılışı ve tatlı mı tatlı grafikleri. Sel sonrası yaşadığınız hüsranı çok güzel yansıtıyor erken oyunda. Arkada esen rüzgar ve yağmurun sesi sizi rahatlatıyor; bulmacayı çözüyor ve kahvenizden bir yudum alıyorsunuz. Uzun zamandır oynadığım en keyifli bulmaca oyunu diyebilirim.
Sesler, sfx ve dublajlar çok başarılı. Oyunda sadece 2 karakterin sesini duymamıza rağmen, özellikle oynadığımız anne karakteri olan Bilby her yeni bir alanda ya da bulmacada bir yorum yaparak size kendini hatırlatıyor. Şunu da belirtmek gerekir ki, yaklaşık ortalama 2 saat süren bir oyun süresi mevcut.
Yukarıda da bahsettiğim gibi grafikler gayet oturmuş olarak karşımıza çıkıyor. Renkli ve canlı ama bir o kadar da üzüntüyü anımsatacak kadar da kasvetli ortamlar ve grafiklerle bizi karşılıyor oyun. Bulmaca ve platform oyunu sevenler için tadılması gereken bir yapım.